ŞEYTANIN İMAN EDENLERİ GAFLETE DÜŞÜRME ÇABASI
Şeytanın en büyük hedeflerinden biri, insanları Allah’ın
yolundan saptırmak ve cehenneme sürüklemektir. Onları olmadık
kuruntularla meşgul ederek, akıllarını karıştırmaya ve sağlıklı
düşünmelerini engellemeye çalışır.
Mümin, aklı açık, şuurlu, herşeyi detaylı bir şekilde
düşünüp isabetli kararlar veren, örnek davranışlar sergileyen bir ahlaka
sahiptir. Bu özellikler müminin imanının ve Allah korkusunun bir
sonucudur. Ancak, şeytan zaman zaman unutkanlığını, dikkatsizliğini ya
da bilgisizliğini fırsat bilerek -anlık da olsa- mümini gaflete
sürüklemek ister.Allah, “Şeytan sakın sizi
(Allah’ın yolundan) alıkoymasın. Gerçekten o, sizin için açıkça bir
düşmandır” (Zuhruf Suresi, 62) ayetiyle müminleri bu tehlikeye karşı
uyarır. “Hiç şüphesiz, şeytanın hileli düzeni pek zayıftır” (Nisa
Suresi, 76) ayetiyle de, iman edenler için şeytanın sinsi planlarının
geçersiz olduğunu müjdeler. Bunu bilen şeytan, insanları saptırmaya
yemin ederken, -katıksızca, gönülden Allah’a iman eden- ihlaslı kulları,
bunun dışında tutmaktadır. Kuran’da şeytanın bu yeminini içeren sözleri
şöyle haber verilmektedir:
Dedi ki: “Senin izzetin adına andolsun, ben, onların tümünü
mutlaka azdırıp kışkırtacağım. Ancak onlardan, muhlis olan kulların
hariç.” (Sad Suresi, 82-83)
Şeytan müminleri Allah’ın yolundan saptıramayacağını bildiği halde yine
de vesvese vererek bir an için bile olsa kafalarını karıştırmaya, onları
gaflete düşürmeye çalışır. Müminlerin daha fazla ecir almalarını, Allah
Katında daha yüksek dereceler kazanmalarını engellemeye çalışır.
Örneğin, hayır yapacak bir kişiye bunu daha sonra yapabileceğini
düşündürerek, o hayrı yapmasına engel olmaya çalışır. Ya da,
“Müminlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve
canlarıyla cehd edenler (çaba harcayanlar) eşit değildir. Allah,
mallarıyla ve canlarıyla cehd edenleri (çaba harcayanlar) oturanlara
göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) vaat
etmiştir; ancak Allah, cehd edenleri (çaba harcayanlar) oturanlara göre
büyük bir ecirle üstün kılmıştır.” (Nisa Suresi, 95) ayetinde
belirtildiği gibi bazı müminleri Allah yolunda mücadeleden alıkoyarak,
onların daha üstün dereceler kazanmalarını engellemek ister.
Allah insanı şüphesiz, zorlukla da denemektedir. Zorluk, baskı ve sıkıntının yaşandığı zamanlarda insanların gösterdikleri tavırlar çok önemlidir. Nitekim, Peygamberimiz döneminde sürekli onun yanında yer alan ve onunla birlikte savaşa çıkan müminlerden bazıları, savaşın kızıştığı zor zamanlarda gaflete kapılabilmişlerdir. Bu hatalı davranışın haber verildiği ayet şöyledir:
Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan
gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve siz
Allah hakkında (birtakım) zanlarda bulunuyordunuz. (Ahzab Suresi, 10)
Allah, bu tür yanılgılar nedeniyle anlık gaflete düşen müminleri, tevbe
etmeleri halinde bağışlayacağını Kuran’da müjdelemiştir. Tevbe, hata
yapan mümine tanınan çok büyük bir imkandır. Kuran’da savaştan geri
kalan üç müminin yaşadıkları pişmanlık ve Allah’ın onları bağışlaması
şöyle anlatılmaktadır:
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki,
bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de
kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O’nun dışında (yine) Allah’tan
başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler
diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O,
tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (Tevbe Suresi, 118)
Hata yapınca, “herşeyi kaybettim”, “bu durumu düzeltmem, telafi etmem
imkansız” şeklinde bir ümitsizliğe kapılmak da, şeytanın gaflete
düşürmek için verdiği vesveselerden biridir. Ancak mümin bu tür
düşüncelerin şeytanın vesvesesi olduğunu bilir ve bu vesveselere kulak
vermez. Hemen Allah’a yönelir. Tevbe ederek, gaflete düşmekten Allah’a
sığınır. Müminlerin şeytanın vesveseleri karşısındaki bu tavırları
Kuran’da şöyle bildirilir:
(Allah’tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce)
iyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki
görüp bilmişlerdir. (Araf Suresi, 201)
Müminler, kendilerini gaflete sürükleyecek boş kuruntulardan Allah’a
sığınarak ve her an Allah’ı anarak sakınırlar. Ayrıca Kuran’ı sürekli
okuyup, ayetler üzerinde tefekkür ederek ve bol bol dua ederek anlık da
olsa karşılaşabilecekleri gaflet tehlikesinden Allah’ın izniyle
korunurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder